Cuma, Ocak 27, 2006

Bakkaldan borç alıp meyhanede içtim , ama neden ?

Bakkaldan borç alıp meyhanede içtim , ama neden ?

AB ve internet kuşağının "gripli" çocukları eski esnafların neredeyse hepsinin dükkanında yer alan "veresiye veren ile peşin satan patron"u gösteren meşhur tabloyu hatırlamazlar . Şimdilerde bunun hükmü sokak başına kadar gelen süpermarket zincirlerinin yazarkasalarından dökülen cırt cırt sesleri ve alınan kredi kartı satış belgeleriyle (slip) yitip gidiyor , ya da " Ne kadar ekmek o kadar köfte" anlayışıyla zaten hükmünü yitirdi . Kahraman bakkallar da ileride macuncular , eskiciler, mahalle arasında top oynayan çocuklar gibi tarihe karışacak, ama karışmaması lazım ve karışmamalı .
İşte neden karışamaz, karışmamalı ve karıştırmayacağımın hikayesi ;
Geçen akşamlardan birinde sevgili kızım - Benekli Kelebeğim -uykusuzluğun onu değişik oyunlara sevk ettiği bir anda benimle oyuna başladı , "Baba sen git , işe git..." diye bana kapıyı gösterdi, oyun olsun diye sırtıma aldığım bir mont ile gece yarısı bir sigara içme bahanesiyle dışarıya çıktım , bir müddet sonra döndüğümde kapıyı tıkladım , içeriyi dinledim ses yok ! Belli ki uyku ağır basmış ve annesi ile seansa başlamışlardı . Elimi cebime attığımda yanıma ne anahtarı ne de beş kuruş para almadığımı anladım . Pek menem bir yaşam yeri haline gelmiş olan çekici (!) metropollerde gerek apartmanımızı gerekse de çevremizi sadece kendimiz için önemli olan hayatımızın figüranı olarak kullandığımız için sığınabilecek bir yer ya da bunu sağlayacak ve borç alacak adam bulamaz hale getirildi günümüz vatandaşı. Dar duruma düşmeye görün hele, çalacak kaç kapınız vardır ( TAYFALAR BU KONUDA BELKİ DE METROPULÜN EN ŞANSLI EKİBİ OLDUĞUNDAN MEVZUNUN ONLARLA PEK İLGİSİ YOK ASLINDA MESAJIMIZ , MISYONUMUZDUR! ) bir düşünün? Saat itibari ile de bu mümkün değil ( En yakın Tayfa 2 km. -Dr Murat- ). Karlı bir İstanbul gecesi dışarıda durulmaz , ee ne yaparsınız aklıma o anda ilk ve tek seçeneğim geldi , kahraman esnafım ve her daim alışverişlerimde süpermarketlere karşı koruma güdüsüyle ısrarla alışveriş yaptığım bakkalım, tekel bayiim . Ay sonlarına doğru malum , kredi kartıyla alışveriş yapmak zorunda kaldığım için onu da mağdur etmek istemediğimden , parayı süpermarket zinciri yerine ona kazandırma isteği ve bilincinden bahsediyorum . POS aleti olmadığı halde aybaşında ödemeli, bana rakı veren alemin en kral bakkalı, sabahları dolmuşa verecek bozukluğum olmadığında bana gazetenin yanında yol parası veren adamdan bahsediyorum. Bu soğukta ve yalnızlıkta benim tek kurtarıcım oydu. Utana sıkıla içeri girdim, gerçeği anlatsam komik olacağını düşündüm , "Hocam apar topar çıkmışım marketten bir şey alacağım bir 10'luk verimisin sabah..." daha cümlem bitmeden kırmızı onluk elime sıkıştırılmıştı bile . Düsturumuz olan o Ukrayna atasözü aklımda , "Kilise yakın ama yollar buzlu ve kaygan / Meyhane uzak ama DİKKATLİ YÜRÜRÜM " gülümseyerek soğuktan beni koruyacak bir başka esnafın yolunu tuttum. Maç seyretmek için zaman zaman evime yürüyüş mesafesinde ve hiç tanımadığı mahallelinin takıldığı esnaf meyhanesine vardım , aramızda gidegele muhabbetimiz olan garson Engin maçlar dışında beni görmeye alışık olmadığı için "Hayrola abi ?" diye bakarken bir şey demesine fırsat vermeden , sıcak ortamın mutluluğuyla sus işareti yaparak " Bir bira ve patates." dedim ... 10'luğun yarısı; benim bu peşmurde halimi karşılamaya yetecek kadar da İstanbul' un en peşmurde ama kendine has mekanlarından birinde bana yetecekti. Üstüne üstlük yarısı da kalımıştı geriye? Gerçi meyhane de bana sahip çıkardı ondan da emindim ( Maalesef, müdavimi olduğum bütün mekanlarım arada sırada bana böyle sahip çıkmak zorunda kalırlar , hepinsini de burada saygıyla anıyorum ve pek çok seviyorum) ama daha samimi ve güvenilir olanını tercih etmiştim . 30 dk sonra huzurla evime döndüm , kapıda kalmak beni mutlu bir gecenin derinliklerine savurmuştu . Dramatize ettiğim olay belki çok derin bir mevzu değil ama düşünmeye yeter de artar bile ?

Ben kahraman bakkalların müşterisi ve basit muhabbetlerinin samimi paylaşımcısı ( ki kahraman bakkalımla en temel sohbetimiz Fenerbahçe' dir. ) ucuzcu meyhane garsonlarının dert ortağı , metropollerin kendi anlayışıma uygun çağdaş ve modern yaşantısının kendimce takipçisi olmaya devam edeceğim; hayatın her karesine farklı değerleri vermeyi başarmaya çabalayarak... Umarım hiçbirimiz kaybetmeyiz !Yazıyı bütün kahramanlara ithaf ediyorum , birzamanların Hass-sick-the-R' ine ( 90'ların İstiklal Caddesi? nin efsane mekanı ) , Baraka' ya , beni uzun zaman sorgusuz sualsiz taşıyan Samsunlu Mehmet ağabeyi önderliğindeki Taksim'in meydan taksicilerine ( O da ayrı hikaye ) , Tatlısu' nun tüm esnafına ve tabii konunun geçtiği Üsküdar Selamsız ve Çinili esnafına .

©® Yazan : Atlantisli Aylak 25 Ocak 2006 - İstanbul

Not: Yazıya dökme teşvikinden dolayı Cem Vural'a , yazıyı Türkçe dilbilgisi ve mana süzgecinden geçiren d.k.t'ye teşekkürlerimle .

5 Comments:

Anonymous Adsız said...

nefis bir yazı olmuş abi,
pastoral mi desem,naif mi
öyle bir lezzet var ki burda
okuyanın uykusu gelir mi?

12:36 ÖÖ  
Anonymous Adsız said...

ahmet cemil

12:38 ÖÖ  
Anonymous Adsız said...

şaka bir yana şeref,yazını zevkle okudum.ben de net'e alışırsam daha sık buluşuruz burada sizinle.hoşçakalın

12:41 ÖÖ  
Blogger Aylak Adam said...

kekremsi bir tat desem daha şahne olurdu
medeni cesaretin için seni kutlarim ben olsam gitmezdim 2 km yürürdüm

4:21 ÖS  
Blogger Aylak Adam said...

kekremsi bir tat desem daha şahne olurdu
medeni cesaretin için seni kutlarim ben olsam gitmezdim 2 km yürürdüm

4:21 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home