Çarşamba, Eylül 20, 2006

Sanat ve " estetik yöneticilik" ayrımının düşündürdükleri .


Başlangıç Notu: Aşağıdaki yazı bir sanal tartışam grubunda " MP3 indirmek hırsızlık mı? Ve Yaşasın MP3 " başlıklı tartışmalardan esinlenilerek yazılmıştır . Kişisel değerlendirmeye göre ; gerçekten sanat adına yapılmış eserlerin gerek yaratıcılarının gerekse de onu sanat olarak algılayan sanatseverlerce kullanılış biçiminin şartlara bağlı olarak hangi yöntemle olduğunun önemi yoktur ( Yani ister MP3'ünü indirir, ister CD'sini satın alır ister , konserine paralı gider , ister parası yoksa kaçak girer , önemli olan onu sevenin ne için ne amaçla sevdiğidir.) Ancak etik olarak , korsan diye isimlendirilen bu sahip olma ve kullanma imkanlarının başka bir ticari amaca kaynak yaratmak veya o amaç için kullanılmasına SONUNA kadar KARŞI olduğumu belirtmek isterim.

Sanat ve " estetik yöneticilik " ayrımının düşündürdükleri

Geçen haftaki Cumhuriyet Kitap'da Engin Yıldızoğlu' nun yazısını okurken Donald Kuspit'in sanat ve "estetikyöneticilik" ayrımına da atıfta bulunulduğu ve OrkanPamuk'un İnternational Herald Tirbune'deki "Kim İçin Yazıyorum"adlı makalesine bir eleştiri olan yazısında (* Yazının linkini dipteki notlar kısmında bulabilirsiniz ) , Kuspit ( Bende tanımıyordum , ama önemi yok , ayrım ifadesi benim için önemli ve katılıyorum .) ilgili ayrımcılık için şöyle demiş : " Sanat ürünü realiteye karşı durur,onun bütünlüğünü , istikrarını tehdit eder. Estetik Yöneticilik ise toplumda medya tarafından geneleştirilen , en düşük orta payadada toplanan beğeni/haz verici biçimlerden ,aldığı parçalar, "yükselen değerlere " uygun,dolayısıyla realite içinde benimsenecek,kolaylıkla metalaşarak satın alınabilecek bir ürün yaratır.. "

Bu ifade aklıma gurubumuzda tartıştığımız MP3 indirme ve korsan müzik, film ,kitap vb. konuları getirdi.

Sanat eserini yaratanlar , üretenler ile estetik ürün yönetenler arasına da bu anlamda ürünlerinin paylaşımı üzerinde bir farklılık olacağı , olduğu muhakkatır . Başka bir boyutu da , sanat ürünlerine itibar edenler onları algılayıp hissedenlerle , "Estetik Yöneticilik " ürünlerine itibar edenler arasında bu ürünlerin paylaşımı üzerinde kıran kırana çarpışmalar olacaktır .
Grupta tartışılan karşıt görüşlülüğüde ( MP3 indirmenin yasal ve etik olmadığını savunan ve buna şiddetle karşı çıkan yorumlar ) ben bu yazıyı okuyunca paralel buldum .

Ben gerçekten ürettiği şeyi sanat için yapan bir adamın onun peşinden ticari kaygılarla koşacağına inanmıyorum ( Ekteki linlkerde yazan bir görüşe göre son asi VAN GOGH'muş . Bence daha çok var , hele yerlatında yapılan sanata iner veya inmek istersiniz .) , onun derdi zaten bu koşuşturmalara karşı çıkmak olacaktır muhtemelen .

Koşanların ve koşanların peşinden koşanların kimler olduğunu KUSPİT baba bana göre gayet net ayırmış hem de " caarttt" diye ...

Birde şöyle kişisel bir örnek vereyim . Geçtiğimiz aylarda benim için çok özel ve rock tarihinin çok önemli bazı gruplarını İstanbul'da izleme şansına sahip oldum . Tüm konserleri arkadaşlarımın sayesinde ücretsiz izleme şansına sahip oldum . Bu adamların herbiri ve yaptıkları müzik benim geçmişimde ve gelişmemde önemli yer tutmaktadır . Dolayısıyla konser alanında yaşadığım ve yaşattığım enerjimin ne olduğunu çok iyi biliyorum , hem kendime hem etrafıma , hem de sahnedeki sanatçılara ... Birde VIP kontenjanı ya da , param var kardeşim ( ki benim yok ) basarım parayı , giderim otututum VIP alanına ( bunu ayrımı düzenleyenleride kınıyorum ayrıca , oradaki müziğin ruhuna uymadığı için ) izlerim, begenmezsem çıkar giderim diyen , sadece orada olmak kopleksinin yarattığı dürtüyle alanda fazlalık oluşturmuş tipi düşünüp , şu kararı vermek lazım . Ben ücret ödemedim TU-KAKA'yım , hiçbir önemimim yok hatta kötü birşey yapmışım , diğerleri ücret ödediği için ona BRAVO ... Cevabıda vereyim : Evet günümüz anlayışında olay aynen böyle . Ama şunu kendi adıma net olarak söyleyebilirim ki ben o parasını ödeyip ne izlediğinden "bi haber" olan birçok adama göre o olay için çok daha fazla bir emek ve güç harcamışımdır yaşamımda ve harcamayada devam edeceğim ...
Benzer örnekleri Futbol'dan da verebilriz . En iyi taraftar , hep destek tam destek diyen , tüm iğrençlikleri unutup , görmezden gelen , takımının mümkün olan en üst düzeyde ekonomik destekle izleyen , lisanaslı ürünlerini alan ve her maçına giden taraftar mıdır ? Onu korsan yollardan ( kahve köşelerinden , evlerden , stad yanlarındaki balkonlardan çatılardan , gazetelerden vs.) takip edenler taraftar değil midir ? Ya da korsan yol nedir ? İzlediğin ve harcadığın kadarıyla mı taraftarlık değeri ve ölçüsü belirlenir ? Ya da belirlenebilir mi ? Acaba takıma değer katan ve gerçek olan şey nedir ? Ruh parayla satı9n alınabilir , satılabilir mi ?
Örnekler daha da çoğaltılabilir . Korsan kitaplar vs. vs.

Bunun karşılığınıda artık herkes kendince yorumlar sanırım .


Yalnızkartal Konuştu.
Hasat Ayı / Miladi 2006
( Bir sanatçı veya sanat eleştirmeni falanda değildir , Sadece Aylak ! )

Kuspit'den bir not daha : Amerika'nın önde gelen sanat eleştirmenlerinden Donald Kuspit bu yıl yayımlanan kitabında (The End of Art - Sanatın Sonu- Cambrigde Univeristy Press), sanatın artık estetik bileşenini kaybederek sona erdiğine, yerini, Alan Kaprow 'a göndermeyle ''postart'' (sanat sonrası) olarak tanımlanan bir şeye bırakmaya başladığına dikkat çekiyor. Kuspit'e göre : " Dün evrensel değerleri dışa vurmayı amaçlayan modern sanatın aksine bugün, postmodern sanat dar ideolojik çıkarları ifade eden bir dejenerasyonu temsil ediyor. "

Konuyla ilgili linkler :

1- E.Yıldızoğlu'nun yazısı :
http://turkcelil.com/modules/news/article.php?storyid=5902
2- Donald Kuspit üzerine birkaç link :
2c- Sanatın Sonu Kitabı linki :

Not: Bu yazı bir taratışma grubundan çıkışla Aylaklar.blogspot'da yer almıştır ( akoksal gruba teşekkürler.)

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home