Perşembe, Kasım 30, 2006

Geleceği düşünmek , düşünebilmek

Cüneyt Koryürek Türkiye’nin atletizm konusundaki duayenlerinden biri olarak , bir yazısında olimpiyatlara değinirken bir arkadaşına ( yaşı 60’ın üzerinde olan arkadaşı , "Biz olimpiyat falan yapamayız" demesi üzerine ) “ Sen yapamazsın olimpiyatı , oğlun yapar” derken bir konuya dem vuruyor . Önemli işler , gelecekte yapılması planlanan , insana veya topluma ya da ülkeye katkı yapıplacak çalışmaların ancak “ GELECEĞİ DÜŞÜNEN , DÜŞÜNEBİLEN” bir anlayışla ve uygulamayla olabileceğini söyler . Evet gerçekten altı çizilesi bir anlayış . Şu anı ya da geçmişi düşünmek yaşamak değil , geleceği ,yaşamak, düşünmek kurgulamak ve ona göre yaşamak ... Bunu kağıt üzerinde ifade etmek ya da laf salatası haline getirmek kolay . Önemli olan bu bakış açısına sahip biryeler yetiştirecek bir sistem oluşturmak bunu uygulayabilmek ve başarabilmek . Ya da çevremizdeki bu yetiye ve değere sahip olanları kullanabilmek için çalışma yapmak gerekir , gelişmek için . Gerek insanlık, gerek ülke, gerek birey gerekse de toplum için , GELECEĞİ DÜŞÜNEBİLEN YAŞAYABİLEN olabilmek gerek...

Bu tabi ki bizim gibi rutin imkanlar ve rutin yaşamlara sahip bireyler için uygulaması zor bir durum olabilir . Bizim için burada ortaya çıkan anlamlı durum geleceğimiz olan çocuklarımızı bu yetiye sahip olabilecek bireyler olarak yetiştirme uğraşı çabası ve tabii ki aynı zamanda çok zor olsa da kendimizi de bu yönde geliştirmek değiştirmek için çalışmak ve yılmadan bunu denemek olmalıdır . Heryanımızdan kuşatılmış ve cendereye sıkıştırılmış bireyler olarak bunu başarmak geleceğimiz için olmazsa olmazlardan biri gibi görünmektedir .

Güzel ve güneşli günler görmek sadece dilemekle olmuyor !

Aylantisli Aylak
28 Kasım 2006

Aylak Adamın Güncesi - 20 -

DÜNYADAN
( Yıl sona ermek üzeri , Irak ve Ortadoğu’da savaş ölümler ve kaos tüm çıplaklığı ve şiddetiyle devam ediyor , Irak’ta ölümler 1 milyon sınırına dayandı . Bu vahşeti illegaleştiren yaklaşımda bir değişim gözlenmiyor henüz , bu yüzden bu güncede başlık halinde yer almıyor , herşey olanca berbatlığıyla halen ortada ... Burada bazı ilginç ve düşündürücü başlıklar yer aldı . Bana göre en ilginci Quebec –Kanada’da ki gelişme , düşündürücü bir durum ?İşte bu Aylak Adam Güncesi’ne dair bazı başlıklar )

Böl , Parçala, Yoket !
Kanada meclisi, Quebec’lilerin birleşik Kanada içinde millet (ulus) olduğunu kabul etti. Muhafazakar Başbakan Stephen Harper tarafından meclise sunulan önerge, Avam Kamarası’nda yapılan oylamada 16’ya karşı 266 oyla kabul edildi. Bakalım Kızılderililere herhangi bir hak çıkacakmı bu gelişmeler sonrasında .

Yok öyle yağma ! (Örnek uygulama batıdan )
İngiltere'de Aile Bakanlığı
çocukların korunmasına yönelik yeni bir program başlattı. 750 milyon dolar bütçeyle hazırlanan program çerçevesinde çocukların eğitim ve sosyal hayatları yakın takibe alınıyor .. İlk-orta-lise çağındaki çocukların tüm ders notları, sözlü sınavlardaki başarıları, devam durumları, tıbbi kayıtları, işledikleri suçlar bilgisayar sistemine giriliyor. Veriler her hafta güncelleniyor. Eğer çocuğun sağlık durumunda bir bozulma veya notlarında ani bir düşüş yaşanırsa sistem otomatik olarak alarm veriyor. Sosyal Hizmet görevlileri, ihbar dahi olmadan çocuğun evine giderek herhangi bir baskı veya taciz olup olmadığını araştırıyor. Fiziksel veya psikolojik taciz durumunda çocukların ailelerinin elinden alınması için işlemler başlatılıyor.

Ajanların savaşı ( Tıpkı soğuk savaş günlerindeki gibi)
Kremlin yönetimi muhaliflerinden Alexander Litvinenko, Ekim’de öldürülen muhalif gazeteci Anna Politkavskaya cinayeti ile ilgili olarak bir İtalyan gazeteci ile görüşmeye gittiği Londra’daki bir restoranda zehirlendi . Bu konu uluslararası basını bu dönemde oldukça meşgul etti . Ardında Rusya’nın olduğu şüphesinden bahsedildi . Putin eski KGB kökenli olunca ...

Dünyadan Yasaklar
Somali’de, ülkenin büyük bölümünde kontrolü ellerinde tutan aşırı dinciler, güneydeki Cilib’de sigara satılmasını ve içilmesini yasakladı. Görüldüğü üzeri yasaklar her yerde kendi iç dinamiklerine göre işliyor . Hadi bakalım buyrun objektif değerlendirmeye ? Nasıl olacak sa artık ...

Çocukların elinden kimler alıyor güzel ve güneşli günleri görme haklarını ?
BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün
(UNESCO) yıllık eğitim raporunda, Büyük Sahra’nın güneyindeki ülkelerde 2004 sonu itibarıyla 38 milyon çocuğun okuldan mahrum kaldığı kaydedildi.

Araştırma
Kadınların erkeklerden üç kat fazla konuştuğu ortaya çıktı. Kadın psikiyatr Dr. Luan Brizendine, 'The Female Mind' (Kadın Zihni) adlı kitabından alıntılanan araştırmaya göre, kadınlar ortalama olarak günde 20 bin kelime sarf ediyor. Yani erkeklerden 13 bin kelime fazla. İşte hayatın gerçeği bu araştırmanın ardında saklı , yorumu cinsiyetler kendine göre yapsın ve sorgulasın , bana göre yoruma bile gerek yok !

TÜRKİYE’DE GÜNDEM
( Türkiye son günlerin en önemli üç gündemi var . Papa Zityareti , Finlandıyanın güya AB adına hiçbir karşılık önermeden ortaya attığı Kıbrıs planının reddedilmesi sonucu AB’nin kimi müzakere madderlerini dondurma tavsiye kararı almasıyla başlayan kriz ve tüm bunların halkın nezninde bastıran memleketimin futbol geyigi . FB 2001 yılı şampiyonluğunda şike mi yapmıştır ? Tabi usta ( !) politikacılarımız ve bilim adamlarının nadide incilerinide boşluğa bırakamazdık. Dahil ediverdik güncemize ... Tüm olumsuzluklar rağmen yüz güldüren şeylerde olabiliyor tabi . Bu soğuk kış günlerinin en iç ısıtan şeylerinden biride Dondurmam Gaymak ! )

Papa 16. Benediktus Türkiye’ye sancılı bir ziyaret yapıyor
Papa 16. Benedikt, Türkiye ziyaretinin Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında uzlaşı sağlanması ve diyalog kurulması için bir fırsat olmasını umut ettiğini söyledi. Her adımı olay yaratıyor . Herşey biryana , sonuçları sonradan ortaya çıkacak olsa da , ilk izlenimler ve Türkiye’nin olayı algılayış biçimi olumlu ...

Türk politikacılarından nadide ve tarihsel inciler (!) :
Adalet Bakanı Cemil Çiçek
: ‘Türkiye laiktir, laik kalacak’ sloganı atanları suçlayarak, “Sanki farklı söyleyen bir parti ya da iktidar var. Bunlar siyasi maganda” dedi.

Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik : “Eğitim, 1978’de CHP’nin aldığı 76 bin solcu öğretmen yüzünden bozuldu” Vay anasını be , ne kolay bulunmuş eğitimde ki sorun . Bravo sana duyarlı çalışkan ve analatik çözüm yeteneği pek güçlü (!)
Bilim Adamı düşünceye başkaldırıyor
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Atilla YaylaKemalizm ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder” Bravo (!) değerli (!) ve aydın(!) hocam benim , Kemalizm ile yoğrulmuş bir ülkede en sonunda buraya kadar gelebilmişsin , galiba söylediğin sözün anlamı , yine söylediğinde gizli , haklısın , senin geldiğin noktadaysak ve Kemalist bir sistemde yetişmişsen gerilemişiz belli ki ...

AB ve TÜRKİYE Krizinde Yeni Gelişme
AB Dönem Başkanı Finlandiya
, Kıbrıs konusunda taraflarla bir süredir sürdürülen görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığını açıkladı. Sonrasında bazı müzakere maddelerinin dondurulması tavsiyesi gündemde , suni ve önemli bir kriz yaratılmış durumda yine ...


ABD Düşünce Kuruluşunda bir Türk diyor ki : DARBE YAKINDIR !
Newsweek
’te yayımlanacak olan “Yaklaşan darbe mi?” başlıklı yorum yazısında, ABD’de önde gelen düşünce kuruluşlarından Hudson Enstitüsü’nün kıdemli uzmanlarından Zeyno Baran, Türkiye’de 28 Şubat sürecini üreten koşulların bugün yeniden oluşmaya başladığını yazdı. Baran, makalesinde askerlerin 10 yıl önce dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ı iktidardan uzaklaştırdıklarını belirterek, “O darbeyi yaratan koşullar bugün yeniden ortaya çıkıyor. Bir kez daha iktidarda bir İslamcı var. Bir kez daha generaller, hükümetin, modern Türkiye’nin temeli olan laik devletin altını nasıl oyduğu konusunda öfkeyle homurdanıyorlar. Bana göre, Türkiye’de 2007 yılında bir askeri darbe olması şansı 50-50

Açız – fakiriz – ölüyoruz
Türk-İş’e göre, 4 kişilik ailenin açlık sınırı 605 YTL, yoksulluk sınırı ise 1.971 YTL’ye çıktı.

Türkiye’de sanata kültüre ve gerikalmışlığa somut örneklerden biri daha
Tunceli’nin Ovacık ilçesi’nde yapımına 1994 yılında başlanan kültür merkezi aradan 12 yıl geçmesine rağmen tamamlanmadı. Kültür merkezi şimdi samanlık olarak kullanılıyor.

Türk Sinemasından başarılı ve ilginç bir çalışma
Yabancı Dilde En İyi Film kategorisinde Türkiye’yi Oscar’da temsil etmesi için seçilen ‘Dondurmam Gaymak’, ABD’de bu yıl 4’üncüsü düzenlenen Queens Film Festivali’nden iki ödülle birden döndü : En İyi Komedi Filmi ve En İyi Yönetmen ödülleri.

Gerçek bir karadeniz fıkrası (?)
RİZE'de yeni hizmete giren Kültür Merkezi'nde düzenlenen konser sırasında sahne asansörü aniden çalışıp aşağıya doğru inince panik yaşandı. Arka taraftaki koro üyeleri yukarıda kalırken, sahne altına giren saz ekibi gözden kayboldu.

Derleyen , toplayan , yorumlayan : Atlantisli Aylak
30 Kasım 2006

(Fotoğraf : John Vink)

Ben bir magandayım ! "Türkiye laiktir , laik kalacak !"

Kim Maganda ?
Önce başbakan , ardından Hükümet sözcüsü , halkın kendileri ve ülkedeki son gelişmelerle ilgili kaygılarını yansıtan protestosu niteliğindeki " Laikiz , laik kalacağız" haykırışlarına tarihi nitelikli(!) tepkiler gösterdiler . İlki olayı futbol taraftarı jargonuna atfen yorumladı ki , futbol taraftarlığını küçümser bir yaklaşımdı , ilgili başbakan güya eski futbolcu ve de futbolu sevendi(!). Sözcü daha da abartıp laikliğe sahip çıkanları " MAGANDA" ilan etti . Doğrusu bu tespite en güzel yanıtı tarih verecektir . Biz şimdi buraya iz düşelim bakalım neler olacak ileride . Laiklik yandaşları mı ? Yoksa Çiçek gibi düşünenler mi " maganda" sıfatıyla anılacak ?
"Papa"lık durumlar
Bu sorgunun ardından neredeyse Dünya'nın gündeminin en önemli konularından biri olan gündeme "aylakça" bir göz atalım . PAPA TÜRKİYE'de ... İslama yönelik çıkışından , ziyaretinin planına , karşılanmasından konaklamasına, kiliselerin birleşmesinden ekümenlik olayına, trafiğinden çilesine , Türkçe konuşmasından giydiği kıyafete kadar "papalık" durumlar girdi gündemimize . "Papa trafiği" vb. gibi ...
Avrupa'nın ve Türkiye'nin geçmişi
Geçmişi 2000 yıl öncesine dayanan bir din ve bu dinin geçmişinde kalan karışık gerçekleri , parçalanmışlık bölünmüşlük ve ardından ortaya çıkan dini fazlasıyla aşan siyasi politik , ekonomik , yönetsel güç kavgaları savaşları , dünyanın gündeminde yeniden ve hızla yükselen din odaklı gerginlikler ... Hristiyan dünyasınan birkaç fotoğraf . Avrupa veya modern dünya biryandan siyasi, politik, ekonomik , bilimsel birçok gelişmeye imza atarken bu durumu kriterlerle düzenleyip herkes için aynı olması gayesini güddüğünü ifade ederken, diğer yandan da çağdaş bir yönetimin en önemli özelliklerinden biri olarak devletlerin dini olmaz yaklaşımını yani "laik devlet" anlayışını bu anlamda nekadar kritize ediyor vaya kriterleştiriyor tartışılır. Yeri geldiğinde İslam nüfusunun yoğun yaşadığı ülkeleri , çoğrafyaları etkisi altında olduğu iddia edilen din nedeniyle sorumlu ya da geri kalmış gören , o dini olayın sorumluluğuna kadar götürecek yaklaşımlar güden , dinin bu ülkelerde siyasi iradeye etkisinin önemi üzerinde duran , bunu bahane eden yada eleştiren yaklaşımını biliyoruz . Bunların doğru olduğunu kabul edebiliriz ki ediyoruz , bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti "laik" olduğunu anayasasının değiştirilmez maddelerinden biri haline getirmiştir . (Bu yüzden vatandaş haykırıyor buna uygun yönetim göstermeyen başbakınının yüzüne karşı laiklik isteğini . ) Hem de bunu geçmişi 1000 yıla dayanan bir tarihsel ve din altyapılı yönetsel geçmişten kopararak . Daha da önemlisi bugünkü fotoğraflara baktığımız da gördüğümüz manzaraları sorgulatan İslam dünyası için papalık patriklik gibi sıfatlara bezetebileceğimiz " İslam Halifesi" kavramını tarihe gömerek ve bu cesareti ve devrimi gerçekleştirerek . Biz halifemizi tarihe gömerken , modern batı (!) kiliselerinin birine (katolik) devlet yapısı kazanadırmış ve hertürlü gelişmede fetvasına ve görüşüne gizli ya da açık gereksinme duymuş duymaya devam etmiş , diğerine (ortadoks) ise "ekümen" sıfatı katmak , ve sanırım gizlice körükledikleri din savaşlarına doğru giden gelecekte , bu bin yıllık kavgalı hristiyan dünyasının arasını düzeltip birleştirerek , oluşabilecek islam ya da din savaşlarına karşı tek bir güc ve birlik içinde haraket etme stratejisini gerçekleştirmek amacındadır.
Tarikatlar, imam hatipler, ruhban okulu ekümenlik ve gerçek
Bugün ülkemiz topraklarında da illagal olarak çalışan tarikatlar mevcuttur . Hepsininde amacı yukarıda vurguladığımız eleştirdiğimiz antilaik düzene özen ve istek duymak ve kavuşmaktır . Burası bizim de gerçeğimizdir ama biz buna engeli Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken koymuşken , diğerleri bunu resmileştirme ve yasallaştırma peşindendir . Tarikatların, tekkelerin yasaklandığı ülkede , imam hatipler , ruhban okulları ve ekümenlik gibi din içerikli ve odaklı sorunlar sürekli başımızı ağrıtmaktadır . Bu tespit olayı bence tüm çıplaklığıyla göz ününe sermektedir .
Atatürk AB keriterlerine ve normlarına ters , çünkü ?
İşte bu batı halen bilinçaltından ve üstünden dini atamamış olan topluluk , geçimişinde ve tarihinde en önemli yerlerden birini islam dini , medeniyeti ve kültürünün yer aldığı Türkiye'nin 80 yıl önce "laik" bir yönetimi seçmiş olmasını "islam halifesini" tarihe gömen bir devrime imza atmasını değerlendirebilecek yetiye, kabiliyete bana göre sahip değildir ve olmadığını da göstermektedir . Planlı bir oyunun parçasıda olabileceği söylenebilecek "Atatürk " odaklı değerlerin eleştirilmesi , AB toplantılarında gündeme gelmesi ve Atatürk'ün neden unutturulmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır . Fotoğrafa bakan herkes bunu rahatça görebilecektir.
Kim gerçek laik ?
Çağdaş , modern , bilimsel batı (!) , halen papalığı ve patrikliği haçlı seferlerini ve felsefesini yönetim anlayışında ve politikasında gündemde tutarken , kapısında güya yalvaran bir ülkenin Avrupa'nın iki "laik" ülksinden biri olduğunu görmezden gelme aptallığını yediğimizi sanıyor .
Modern dünya şunu unutmamalıdır ; ekonomik , teknolojik ve bilimsel güç Avrupa'ya aydınlamadan sonra değer katmıştır , ama bu aynınlanmanın ve gücün arkasında ki sömürgeci, işgalci gücü ve arkasına dayandığı dini olguyu göz ardı edemeyiz . Birde arkasına dayandığı birçok tarihi değeri, gücü vb şeyi , çağdaş,modern ve gerçek bir "ulus" yaratmak uğruna reddetmiş bir topluluğun ve liderlerinin yarattıkları ülkeyi doğru anlamalı , irdelemeli ve etüt etmeleri gerekir ! Bunun ardında herkes için önemli mesajlar olacaktır.
Doğrular herkes için eşit ve adil oldukça kabul görür ama gelecek maalesef karanlık
Ne Papa' ya ne AB'ye ne de birbaşka şeye körükörüne karşı ya da destek değiliz . Doğru olan , gerçek olan , samimi olan , adil olan , hakça ve insan için olan , eşitlikçi, ayrılıkçı olmayan , dine , dile , ırka göre politikalarını üretilmediği çağdaş ve samimimi bir yönetim anlayışının dünyayı geleceğe taşıyabileceğini düşünüyorum . Bu anlamda gelecek oldukça karanlık ve kaos içinde görünüyor !
Tarih ve Kutsal Toprak Ana'nın adaleti
Tarih gücün sürekli bir topluluğun elinde kalmadığını açıkça göstermektedir . Dünya canlı ve yaşayan bir gezegendir , Toprak Ana demek bile bunun kanıtıdır . Yarın annemizin kızıp ortalığı kasıp kavurmayacağı ne malumdur ? Şarkınında dediği gibi " Bu dünya ne sana ne bana kalmaz , Sultan Süleyman'a kalmadı ..." kimseye kalmayacaktır . Geride ancak " gerçek ve insani " değerlerin önemsendiği ve yüceltildiği yaşamdan izler kalacaktır .
Küresel Isınma , Nükleer tehdit , Silahlanma ve Savaşlar , Zehirli Atıklar , Doğa Katliamları
Ne papalık ve patriklik ne de halifelik vs. Kısaca hepsi " gazel" bana göre , dünya hızla sona doğru ilerliyor , güzel günler için hepbirlikte ve samimi olalım ...


Aylak "Maganda"
30 Kasım 2006

(Fotoğraf : M.Yasargun- Ne olacak halimiz )

Perşembe, Kasım 09, 2006

Bülent ECEVİT vefat etti

Türkiye tarihinin en önemli siyasi kişiliklerinden bir olan eski başbakan Sayın Bülent Ecevit'i 5 Kasım 2006 tarihinde yaşama gözlerini yumdu .
Siyasi hayatımızın önemli kişiliği olması , Türk soluna ilk kez tarihinde %41 oy getirmesi , İnönü gibi tarihsel bir kişilikten CHP gibi bir partinin başkanlığına seçilmesi , Kıbrıs Harekatını düm küresel baskılara karşı uygulaması , Afyon üretimini serbest bırakması , işçi ve işverene grev - lokavt gibi hakları sağlamada önemli katkısı olması , köy-kent projesi , Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesi, yakın geçmişte %23 lük bir oy oranıyla birinci parti olup sonraki seçimde %1 oy oranı alma dengesizliğini yaşaması , Kemal Derviş ve Hüsamettin Özkan gibi yanlış seçimlerin kurbanı , yine nereye başlanacağına karar vermekte zorlandığım Fatullah Gülen ve Vahdettin lehine yapılan açıklamaları ile herdaim ülke gündeminde hep ön planda olmuş ,döneminin yapısı içinde uluslararası kahraman isimleri yerine halkın tabiri ile kahramnalaşan ve isminide bu ülke gerçeğinden alan " Karaoğlan " Ecevit ...
Hakkında yapılan yorumlarda benim en çok dikkatini çekmek ve altını çizmek istediğim bir başka nokta da , Türk dilini kullanmaya göstermiş olduğu özen ve dikkat , kendi türettiği "Türkçe" kelimeleri kullanması , TDK'ya bile düzletmeler yapacak kadar bu konuya hassas kişiliği ve tabii ki en önemlisi "ŞAİR" Başbakan olması ...
Günümüz başbakanı da bu ülkenin gündemine bir şiirle oturdu ve hala kalkmayı bilmiyor - çok manidar , şiirin ülkeyi yönetenlerce kullanılış ve algılanması anlamında - ve hatta halkına "lan" diye de hitap edebiliyor ... Bunları düşününce Ecevit ve özellikleri bundan sonra biraz zor karşılaşabileceğimiz bir siyasi portreyi ortaya çıkarıyor ...
Saygıyla Anıyorum ...
Toprağına ışıklar yağsın ( Deniz Kavukçuoğlunun ifadesiyle )
BÜLENT ECEVİT
28 Mayıs 1925 - 5 Kasım 2006
Bir şiiri ile anısı önünde saygıyla eğilelim ...
BACH SONATI
ne ben sorayım seni
ne sen beni sor
soyunmuş seslerimiz tenden
boşlukta bir aşk örüyor
ses olmuş duygular
yaklaşır dalga dalga zamansız
kavuşsa da seslerimiz birbirine
biz kavuşamayız
ne kollarımız var saracak
ne öpecek dudaklar
ne görülecek yüzümüz var
ne görecek göz
biz aşk örüyoruz boşlukta
çizgiden soyut
zerreden öz

Yazı : Atlantisli Aylak

Perşembe, Kasım 02, 2006

Tanırmısınız ? Tommie Smith,John Carlos ve Peter Norman

Önce Hikaye

1968 Olimpiyat Oyunları ve Mexico City'de 200 metre finali koşulmuş. Amerikalı (siyah) atletler Tommie Smith ile John Carlos birinci ve üçüncü gelirken, ikinciliği Avustralyalı (beyaz) Peter Norman kazanmış.
Madalya töreni için bekledikleri sırada, Carlos, Peter Norman'ın yanına gelerek sormuş:
- İnsan haklarına inanıyor musun?
- Evet, inanıyorum.
- Peki ya Tanrı'ya?
- Bütün kalbimle...
Bunun üzerine, iki siyah atlet kafalarındaki eylem planını açıklamışlar, Norman tereddütsüz katılmış:
- Ben eyleminizi destekleyeceğim, bana ne yapmam gerektiğini söyleyin!
İlk defa, o günler için müthiş bir provokasyon hatta devrim sayılacak bir eylem planlıyor iki genç adam: Amerika'daki ırk ayrımcılığını ve siyahlara reva görülen fakirliği ve ikinci sınıf vatandaşlığı protesto edecekler... Ama nasıl? Fikir Norman'dan geliyor: bir çift siyah deri eldiven buluyorlar, sağ tekini Tommie, sol tekini John eline geçiriyor; fakirliği sembolize etmek için çıplak ayakla kürsüye çıkıyorlar, başları kederle öne eğik, sıkılı yumruklarını havaya kaldırıyorlar. Önlerinde duran beyaz atlet Peter Norman da, dayanışmasını göstermek için kalbinin üstüne 'İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi'nin kokartını iğneliyor.

Amerikan milli marşı çalarken plan icra ediliyor ve eylem koyuluyor.
Sonrası
Sonrası toz duman tabii ! Her üçününde sporculuk hayatları ve kariyerleri hatta evlilikleri bitiyor , her üçüde zor bir hayat buluyorlar sonrasından bugünlere kadar karşılarında ama aynı zamanda halen unutulmayan ve unutulmayacak birer kahramana da dönüşüyorlar ... IRKÇILIĞA , FAŞİZME , AÇLIĞA , YOKSULLUĞA karşı .
Geçtiğimiz haftalarda bu üç önemli kahramanın beyaz tenli olanı Avustralyalı Peter Norman ölmüş . Fotoğraflarda da görüldüğü üzeri tabutu iki eski dost taşıyor ....
Bu vesile ile Peter Norman'a rahmet dilerken bu üç kahramanı da anmış olalım ...
Birde şöyle bir yorum yapmıştım başka bir platformda onuda ekleyeyim buraya
"...Allah allah acaba bu adamlar niye atese atmislar kendilerini, hayatlarini izdirapla kardes yapmislar ... Onlarda paşa paşa oturup sampiyonlugun ve madalyanin kahramanligin keyfini cikarsalardi , manyak mı bunlar ? "kimse kimsenin kurtaricisi degildir kardesim herkes kendi isine, yasamasina baksin." niye dememis bu kardesler acaba ? Allah allah ... !!! Neyinize sizin irkciliga , fasizme,ezilmislige ,fakirlige baskaldiriniz , mubarek (!) olimpiyatta ...
Olimpiyat ruhunuda mi duymadiniz (LAN!!) siz (!)...

Kabiliyetimle alakalı olarak bukadar sorabiliryorum ancak varın gerisinide siz getirin !

Meksika sapkali " faşo" Ali Desidero elinde bayrakla "ingi-laz-ca" isimli tıraşşş malzemeleriyle "hayirli traslar " dilerken hala memleketin birinde... Ben hep seni düşünürdüm ...

Kamyonlar da kavun tasir
ve ben hala seni dusunurdum
...

AMIN
Atlantili Aylak