Pazartesi, Temmuz 31, 2006

28 Temmuz 2006 Akşamı oyumu Hakan’a vermeye karar verdim/ Whitesnake konseri

Whitesnake, aşağıdaki ekiple Avrupa turnesine İstanbul’u dahil etti, Konser 27 Temmuz Perşembe olarak ilan edildi daha sonra konser 28 Temmuz Cuma’ya alınarak hayırlı bir iş yapıldı.

Whitesnake 2006 Kadrosu :
Doug Aldrich - guitar/vocals (Dio,Lion,Burning Rain) ,
Reb Beach - guitar/vocals (Alice Cooper,Dokken,Winger),
Timothy Drury - keyboards/vocals (Eagles,Don Henley),
Uriah Duffy-bass/vocals (Taj Mahal)
Tommy Aldridge- drums (Whitesnake,Ozzy Osbourne,Thin Lizzy)
( Whitesnake konser sonu seremonide )
Uzun süren gittim ,geldim ,kaldım, meniküsüm alındı, meselelerinden sonra Utku, Aslı, Şeref’le 4. Levent’te şahane bir mekanda ( Captain) rakı ve meze eşliğinde havaya girdik. Şeref’in favori ilk 3 grubunıu öğrendik( Deep Purple, The Doors , Whitesnake) . Taksi Şöforü kafaya alındıktan sonra “ Koltuğa dökmeyin de ne kadar bira içerseniz için dedi” . Konser yerine uzun bi yay çizerek şimdi adını hatırlamadığım bir sitenin yolundan geçerek ulaştık.Kapıda daha "ne oldum? " demeden , Başbakan lakaplı arkadaşımız kapıdan, otopark’tan , havuz kenarından süzülerek bizi içeri alıverdi. Bu esnada Whitesnake Burn’le seyircilere girişmiş arada Storbringer’den bir kuple okuyup Burn’e geri dönmüştü .

Nasıl Organize olalım derken? Bira alınmaya gidildi 250 metre ötedeki tuvalete yaklaşık 3 dakikada gidip geldim kimse yok! Kayboldum yani. Fool For Loving çalınırken kalabalığa karıştım. Ajan’la kısa bir araşma ve mesajlaşma ile mixerin 15 metre mevkiinde buluştuk yolda, ekibin diğer kayıp üyeleri Utku ve Aslı’da sürüye dahil oldular. Burada insanın uzun boylu arkadaşlarının olmasını ne kadar faideli olduğunu terkar anladım.

A’int No love , Still of the Night, Hayvani davul solo derken biralar bitti. ( Tommy Aldridge solo da ayıptır söylemesi belamızı si…) Bu sefer Utku ile 2. bira seferine çıkıldı Utku Askerliğini Komando yapmanın verdiği birikimle hemen ekibi buldu. Galiba Give Me All Your Love Tonight esnasında Doug Aldrich soyundu Ajan “ gitarcı “soyunursa bende soyunurum” dedi ve soyundu, adamın adetleri bunu gerektiyormuş, ben saygı ile karşıladım. Bu esnada soyunmaya üşenen Şeref fanilasını yırtarak karşılık verdi (Clark Kent telefon klübesinde nasıl cart diye elbiseyi ayırıp Süpermen oluyursa aynıydı. ) Hatta yırtarken arkasındaki adama hafif bir dirsek teması olunca biraz tepki de gördü adamlara pis pis bakmasaydım rezalet çıkaracaklardı ya neyse ( Yinede Birleşmiş Milletlerden daha çok işe yarıyorum) . Velhasıl Kelam 53 yaşındaki Rock Star David Coverdale’i dünya gözüyle gördüm, ne şahane bir adammış derken konser bitti , sahne boşaldı David Coverdale ensturmansız ( uzun hava formatında ) Solders Of Fortune’u okudu . Sanırım Herkesin Tüyleri diken diken oldu.
Konser amma kısaydı yav diye hayıflanırken tuvalet çıkışı Cenap’ı gördüm şöyle 3 saniye bakıştık sonra geçtik basiretimiz bağlanmış demek ki.
Konser Sonrası koşturarak eve gitmek yerine orman içinde biraz soluklandık yanımızda adının son 4 dört harfinin ...eren olduğunu anlayabildiğim bir arkadaşımız varmış onu da anmadan geçemeyeceğim.

Ajan’a da bu fırsatla son 3 senede sayesinde gittiğimiz yakalışık 58 konser için Tarık’a da kıskanmasın diye sayesinde gittiğimiz 58 konser için teşekkür ederim.
Önemli not: Yaklaşık 4 yıldır Hampar ile sürdürdüğümüz Baraka’nın mutfağından peynir çalmayı 29 Temmuz Gecesi Gürko’ya yakalanınca bırakma kararı aldık.Hırsızlık çok ayıp bir şey :)

Yazı ve yorum : Byfuss

Bazı fotoğraflar için Erdal Curcan'ın sayfası ve fotoğrafları : http://www.curan.net/whitesnake/

David Coverdale gerçek " Rock Star " , Hakan ise "başbakan "

Whitesnake World Tour 2006
Live in Istanbul

28 Temmuz 2006 - Maslak Park Orman

Zor ve yorucu bir hafta bitmek üzeriyken herhalde üzerine olabilecek en güzel şey oldu , o cuma akşamı . Benin için efsanevi bir isim olan ve Deep Purple geçmişiyle beraber aslolan Whitesnake 'in kurucusu ve bugüne dek yaşatıcısı olan David Covardele'i sahnede canlı performansıyla izleme şansına sahiptik . Nihayet olanlar olmuş Whitesnake bile Istanbul'a gelmişti. Byfuss'a da söyledim , artık bu konserle bende " jubile"mi yapsam diye ! Artık geriye pek kimse kaldı mı ki diye düşünür oldum .
İş çıkışı- trafik-karmaşa-yorgunluk ve rakı&bira kombinasyonu
Bu konser için yine düştük yollara , ama bir konseri iyi izleyebilmek için özellikle de rock ise olay biraz kafamızın kırılması, iş yorgunluğunu atmak olması lazım , bizim bu defa durağımız konser alanına yakın olsun diye 4. Levent'de bir yer oldu . Gerçi sonra " başbakan " Hakan ve Ajan sayesinde konser alanında da devam etsekte bu rakı iyi geldi . Utku , Aslı , Byfuss elde bira bindik taksiye vardık arka yollardan Maslak Park Orman'a ... Ancak şunu da belirtmek isterim ki , Bence Park Orman ve Rock n Roll gerçekten çok alakasız kaçıyor , artık bu alanda rock konseri yapmaktan vazgeçsinler şu organizatörler , havuz , restaurantlar vs. , ne alaka yahu ! Tamam orman güzel de . Ya gerisi !
İngilizler Amerikalılara , benzemiyor ! , Orman yanıyor ve "Başbakan Hakan" !
Son anda konser alanındayız , şimdi protokolden içeri giriş yolundayız . Başbakan Hakan , bize tam bir VIP avantajı sağlıyor . Byfuss bu yüzden ona " Başbakan " diyor ki , çok haklı . Sağolasın Hakan kardeşim ve pektabi ki sevgili Ajan ... Kapıdan ormanın derinliklerinde inen yolda , David Coverdale'in o özel sesinden " Burn" ün nağmeleri dökülüyor "...We were fools, we called her liar. All I hear is - "Burn!" . Yani orman yanıyor . Saate bakıyoruz , henüz normal süreyi pek az geçmiş . Kısacası ciddi yıldız ile gayri ciddi arasındaki fark burada anlaşılıyor ( Covardale / Axel Rose ) .
Gerçek Rock Yıldızı sahnede parıldıyor .
Doğrusu Covardale yıllara meydan okuyor , sahnede duruşu , sesi ve performansı ile muhteşem bir yıldız olarak tek başına parlıyor ki zaten son final tam buna yakışır ve tek başına oluyor .
Whitesnake yeni kadrosuyla dinamik ve performansı yüksek bir konser veriyor doğrusu biz İstanbullulara . Bence gerek "Is this love" ya da "Here I Go Again " gibi romantik ve düşük ritimli parçalar yanısıra ki bu efsanevi baladları söylemeden gitse oradaki birçok kişi herhalde boşa geldiğini hissederdi , seçilen ve çalınan diğer parçalar ile ritmi ve rock n roll'u doruğa taşıdı gecenin karanlığında David Covardale ve diğer beyaz yılanlar . Guns konserinde olduğu gibi , Ajan , Hakan bira kombinasyonuna bu defa da tam konser anında müziğin beni zaten darmadağan ve serhoş ettiği bir anda bu defa da Byfuss- Utku'dan destek gelince ben yine sahnede kırılan bir gitara döndüm ! Hatırladığım (!) kadarıyla şu şarkıları dinledik ve çoştuk , tempolu , hızlı ve dolayısıyla aniden başlayıp aniden biten ve tadı damağımızda kalan konserde . " Burn , Is this love , Aint no love , Still of the night , Gimme all your love tonight , Crying in the rain , Dont break my heart again , Take me with you , soldier of fortune , here i go again , fool for your loving... "
Tüm parçaları neredeyse alandaki herkes hep bir ağızdan söylüyordu . Özellikle de;
There ain't no love in the heart of the city,
There ain't no love in the heart of town.
Ain't no love, sure 'nuff is a pity,
Ain't no love 'cos you ain't around,
'Cos you ain't around.
Bir son ancak bukadar güzel olur.
Evet kısa ve hızlı konserin sonunda David Coverdale , sahneye yığılan ve orayı terketmeye yanaşmayan sadık hayranlarına muhteşem bir parçayla veda etti . Evet " Soldier of fortune" u Coverdale'in sesinden Istanbul semalarına yükselirken dinleme şansına erişmiş şanslılardan biri olmanın mutluluğuyla ...
I have often told you stories About the way
I lived the life of a drifter Waiting for the day .......
Yazan : Atlantisli Aylak
Not: Eski konser yazıları ve klasik rock grupları hakkında yazıların olduğu bir diğer

Cuma, Temmuz 28, 2006

Whitesnake , Karayılanı deliğinden çıkaracak / Kısa bir Whitesnake tarihi


Web sayfası doyurucu videolar güzel "snake skil flix" başlığı altındaki JAX son konserden yani bu bu turdan görüntüler ve girişi var gayet sıkı bir ROCK gecesi olacak .

http://whitesnake.com/

BYFUSS'un çalışması ile bir Whitesnake tarihi .

Nasıl başladı?

1973 Yılında Gillian ve Glover, Blackmore’la daha fazla yaşayamayacaklarına kanaat getirip Deep Purple’ı terkederler.
Grubun vokalist aradığını öğrenen David Coverdale demo kayıtlarını gruba gönderir. John Lord’un önerisi üzerine gruba dahil olur.
David Coverdale’in bu zaman kadar profesyonel bir tecrübesi yoktur, 22 yaşındadır , Libidosu yüksektir ve tezgahtarlık yapmaktadır.Aynı dönemde gruba dahil olan Glen Hughes ile birlikte 2 önemli Deep Purple albümü Burn ve Stormbringer’ı yaparlar,Blackmore ben blues çalmak istemiyorum der ve gider Rainbow’u kurar.
Bir stüdyo albümü daha dolduran Deep Purple tarihe karışır (bir süreliğine).
Coverdale 1977 yılında Northwinds ve David Coverdale’s Whitesnake adlı 2 solo albümü ile müziğe devam eder.
1978 yılında önceki albümlerinde destek aldığı Micky Moody ,Bernie Marsden gitar ikilisiyle , Basçı Neil Murray ve Davulda Dave Dowle ile Whitesnake adıyla ilk albümünü çıkarır. Yapımcılar Martin Birch( Iron Maiden, Black Sabbath, Rainbow, Deep Purple) ve Roger Glover’dır. Albümdeki Ain't No Love In The Heart Of The City ileride bir Whitesnake klasiği olacaktır.
Aynı Yıl aynı kadro ile Trouble yayınlanır bu kez John Lord’da grubu desteklemektedir.

“Whitesnake“ David Coverdale’in ya da kız arkadaşlarının birinin penisine taktığı isimdir. (belkide bu da bir şehir efsanesidir )
1979 yılındaki Lovehunter‘da John Lord artık grubun bir üyesidir Long Way From Home ve Walking in the Shadows of The Blues grubun her konserinde yer almaktadır.
1980 Yılına geldiğimizde Ian Paice’inde gruba dahil olmasıyla Whitesnake efsane kadrosuna kavuşur. Gitarlar Moody ile Marsden , Ian Rush – John Barnes ( Liverpool) İkilisini aratmaz.Büyük ustalar John Lord Ian Paice ve Ansiklopedilere yaklaşık 30 grupta bas çaldığı yazılan Neil Murray ( Black Sabbath, Badlands, Gary Moore vs ,vs.) Ready & Willing ile liste başarıları bile elde ederler halbuki dönem Punk ve Disco dönemidir. Yaptıkları müziği Hardrock ile Blues arasında gidip gelmektedir. Fool For Your Loving albümün en güzel şarkısıdır.

1981 Come And Get It ve 1982 Saint & Sinner albümler aynı kadro ile devam ederler. Child of Babylon, Here I Go Again,Don’t Break My Heart Again, Would I Lie To You , o dönemdeki meşhur şarkılardır. David Coverdale rock tarihinin en önemli vokalleri arasına girmiştir , tek eleştiri şarkı sözlerinin aşk, kadınlar ,cinsellik, içerikli olmasıdır.( maço yani) Kadın hayranlar gitgide artmaktadır. ( Sahneye sütyen fırlatmak mesela)

Bugünden sonra sütyen meselesinden bile olmasa da eşinden boşanır,John Lord ve Ian Paice Deep Purple ‘a geri dönerler . David Coverdale Amerika’ya gider eldeki kayıtları elden geçirip Slide it in albümünü yayınlar . Elden geçirme sırasında Trapese gitaristi Mel Galley , Thin Lizzy’den ayrılma John Sykes ve yine ansiklopedik Davulcu Cozzy Powel büyük destek verirler. Yapımcı Martin Birch’de kadroda yokyur artık. Kayıtları Keith Olsen elden geçirmiştir. ( Keith Olsen için Fleetwood Mac ile yaptığı çalışmalarla bilinir .)

1987’de California’ kaydedilen ve nerdeyse Whitesnake ile özdeşleşen Whitesnake 87 albümü yayınlanır . Kayıtlar 1985’e başlamış ve ancak2 yıl sonra piyasaya sürülebilmiştir. Kadro : Aynsley Dunbar - Davul ( Frank Zappa, Johm Mayall, Lou Reed oha ) / John Sykes - Gitar / Neil Murray - Bass / Don Airey - Tuşlular (Ozzy Osbourne, Judas Priest, Black Sabbath, Gary Moore, Jethro Tull, Whitesnake, Sinner, Michael Schenker, Uli Jon Roth, Rainbow yine o ha ! )

Kayıtların bitiminde John Sykes grubu terkeder yerine Hollanda’lı Adrian Vanderberg konserler için gruba katılır. Bu Dönemde 1982 Saints & Sinners albümünde yer alan Here I Go Again albümde tekrar yer alır, klibinde yer alan Jaguar ve üzerinde uçuşan Tawney Kitaen, Whitesnake’e tarihinin en büyük ticari başarısını kazandırır . Single Amerika listelerinde 1 İngiltere’de 4 Numarayı görür. Is This Love, In the Still of The Night aynı ticari başarıları gösterir, ayırca literatüre bir müzik tarzı sokar “Hair Metal” biz Türkiye’de bu tarzı hiç sevmeyiz bunun altını çizmek lazım.

David Coverdale Jaguar’ın üzerindeki hatunla evlenir,uzun turnelere çıkar, 1989’da Yine Stüdyoya girer Slip Of Tongue’u çıkarır. Adrian Vanderberg kayıtlar sırasında sakatlanır yerine Steve Vai gelir. Bunun dışında Rudy Sarzo Bas, Tommy Aldridge Davul kadrodadır. Albümde Steve Vai’yi dinleriz ama David Lee Roth ile yaptıklarına benzer bir şey göremeyiz. Pek ses getirmeyen bir albüm olarak tarihe geçer. Eşinin görüldüğü klip bile işe yaramaz ( Adını bile hatırlamıyorum.)

Coverdale yorulmuştur eşinden boşanır, grubu dağıtır, tatile çıkar. ( Her şey ne kadar basitmiş. ) 1993’de tatilden Jimmy Page ile Take Me For a Little While şarkısının arada görüldüğü Coverdale- Page albümü ile döner. Pek Tutunamaz devir Brit-Rock, Alternatif Metal dönemidir.
1997 ‘de yayınlanan Restless Heart albümü ilgi görmez ama Adrian Vanderberg ile yaptıkları Stalkers in Tokyo albümü müzik dinleyisinin koleksiyonlarında yer alır. Restless Heart’ın Kapağındaki geri zekalı resmide anmadan geçemeyeceğim.

2000 ‘de oldukça başarılı olgunluk dönemi solo slbümü hazırladı Into the Light . Sürekli kaşılaştırıldığı veya taklit ettiği söylenen Robert Plant'in sesi eski tadı vermiyor ancak Coverdale’in sesi formunu korumaktaydı.
Yazan : Byfuss

Salı, Temmuz 18, 2006

Aylak Adamın Güncesi - 15 ( Özel ek )

( 20 Mayıs - 18 Temmuz 2006 Aralığı )
Aylak Adamın Dönüşü
Biz Mayıs ayı sonrası bahar ve yaz aylarının rehaveti (!) ve dünya kupasının çoşkusuna(!) kendimizi kaptırıp güncelerimize ara verdik ama , dünya dönmeye devam ediyor . Zaman Einstein'ın söylediği gibi izafi... Geçip gidiyor nasıl ve nerede , kiminle ve hangi şartlarda geçisine bağlı . Bu vesile ile Einstein'dan başlayalım , basın yeni birşey bulmuş, babanın 6 tane metresi varmış meğer ! Vay vay vay ! bravo basına ! Çok menem birşey yapmışlar bizleri aydınlatmışlar . - bu basın olayına bizde döneceğiz - . Neyse zamanın geçmesi üzerine baba öyle bir örnek vermiş ki herşeyi açıklıyor , diyor ki : "Kızgın bir sobanın üzerinde geçirilen 1 dakika ile , çok güzel bir kadının yannda geçirilen 1 dakika bir değildir , sobanın üzerinde ki bir dakika bitmek bilmez ! ... "
Aklımız , mantığımız , irademiz ve vicdanımız bizi sobanın üzerinde dakika saymak zorunda bırakmasın , çok güzel kadınlardan da uzak tutsun ! Amin :)
Yerel Gündem'den
Ecevit Uyuyor
Eski başbakanlardan Bülent Ecevit , geçiridiği beyin kanaması sonucu GATA 'da halen uyuyor , uzun zaman oldu . Umarım sağlığına kavuşur , geçmiş olsun ! ( Ama burada bir espriyi yapalım , Hüsammettin ve Derviş , İki adamın sağlığı üzerinde nekadar etkililerdi acaba , yani Ecevit ve İsmail Cem 'in ? )
Bu ne perhiz , bu ne lahana turşusu
Başbakan BM 'in terorist listesinden ismini açıkladığı, danışmanı Zapsu ve kendisinin yakın ilişkileri olduğu Y. El Kadı'ya canlı yayında kefil oldu . Oysaki aynı zamanda bu kişinin ülkeye gerişinde tutuklanması gerekiyor , başbakan kefil oluyor , hayırsevere ! Bu skandal basınımızda geçiştiriliyor ...
Güneydoğu da terrör , Ortadoğu! da petrol veya bahane savaşları ve bir Western filmi !
Güneydoğuda yine joystickler ele alındı , oyun oynanmaya başlandı , birden bire terrör şiddetini arttırdı , hegün asker cenazesi eksik olmuyor . Sınır ötesi operasyon konuşuluyor . Tabbi bu bence çok zor , Aynı zamanda İsrail şaka yapar gibi iki askerinin rehine alındığını bahane ederek , hem Filistin'i hem de Lübnan'ı bombaya boğuyor ( burada zanam kızgın sobanın üstünde geçen 1 dakika gibi şimdilerde ) ... Savaş her daim olduğu gibi masum sivillerin canını alıyor . Dünya sessizce bekliyor , biryerlerde vicdan sahipleri buna isyan ediyor ama bunun anlamı pek yok doğrusu çünkü bu dünya artık vicdanın değil çıkarların değerlerine göre dönüyor . Çıkar sahipleride bu yöndeki vicdanlarını dinleyip tepki vermiyorlar , bu çıkarlara kısaca petrol = vicdan diyelim . Ortadoğu kritik bir eşikten geçiyor , hakim güçler askerler İsrail vasıtası ile Suriye ve İran'ı vahşi batı usulu düelloya davet etmeye çalışıyorlar , kanun kaçakları kasabayı ateşe verdi " şerif " nerde ! The Good , The Bad and The Ugly !
Bu durum doğrusu bizim içinde ciddi kaygı verici bir durum oluşturuyor ! İstikrarlı planlı ve çok ciddi bir dış -iç , bölgesel bir yönetim bütünlüğü birlikteliği ve tutarlılığına sahip olmak zorunluluğumuz var ! Ama maalesef ki çok umutsuzum bu konuda , maalesef! Filimde figüran olmak değil , karekter rolü kapmak gerekiyor . Barışa giden yolu bulan veya getiren kahraman !
Uzun lafın kısası , herşey belirli bir plan dairinde işlemeye devam ediyor , hakim güçler bölgede ki petrolün , suyun kısacası yaşamsal vazgeçilmez kaynakların peşindeler , geri kalan bahanelerin hepsi hikaye , Kuzey Irak'ta bulunan petrol rezervleri , arama çıkarma ve işleme çalımlarınının tamamını global şirketler üstleniyor , hatta aralarında Talabani ile ticari anlaşmalar yapan Türk işadamlarında da rastlamak mümkün . Herşey çok açık ve ortada . Biz bu süreci izliyoruz ! Bakalım ne olacak ?
Bir Belgesel
Pertol savaşlarından dem vurmuşken şu günzel belgeseli de bir not olarak koyalım güncemizin bu bölümüne , merak eden araştırsın okusun : Who killed the electric car? ( Elektirikli arabayı kim öldürdü ? ) Chris Paine yönetmiş.
Putin'in adalet anlayışı ve karizması . Güç ve Ceza yada İngilizce orjinaliyle " Wanted , dead or alive ! "
Irakta rehin alınan Rus rehinelerin öldürülmesi üzerine , Rusya devlet başkanı Putin çok kısa va öz konuşuyor ve mesaj veriyor , gizli servisine : "Derhal harekete geçin , suçluları bulun ve gereken cezayı verin !" Hani nerde muhatap aranan ABD , BM ya da sözde Irak hükümeti ?
Rusya dünya sahnesine geri döndü , bundan sonra daha kırcı bir süreci göreceğiz , güçler arasında ...
Satılık Ülke ve değerler , Küreselleşme ve erime
Son dönemlerde bir çok kriz ya da ekonomik gelişme ülke gündeminde dikkat çekiyor , şimdi kısa kısa başlıklar .
Ama önce birzamanlar Türkiye'nin politika sahnesinde renk olmuş eski LDP başkanı Besim Tibuk'u analım . Birgün herşeyi özelleştireceğim , hatta bazı devlet kurumlarını tamamen kapatıp memurlarına da iki yıl dışarıdan maaş ödeyeceğim bu daha karlı olacak , ayrıca birçok kurumun genel müdürlüklerini İstanbul'a taşıyacağım dediğinde , herkes ne diyor bu deli , doğru söylüyor ama komik diyordu . Doğrusu kendisiyle görüşlere paralel değilim ama gerçekçiliği dolayısıyla saygıyla anmak gerekir . İşte size iki örnek . Türk Telekom , yani bir ülkenin iletişim ağı şaibeli bir şekilde yabancılara satıldı . Şimdi Genel Müdürlüğünü İstabul'a taşıyacağı haberi var . Aynı zamanda Kara Harp Okulu komutanının dinlediği ortaya çıktı bu aralar tele kulakta . Hadi bakalım buyrun alın bilgiyi T.T'den . Bir başka durum : Dünya ekonomik " KONJÖKTÜRÜNE " uygun olarak yanabcılar ülke bankacılık sektöründen hergeçen gün paylarını daha da arttırıyorlar . Şimdide "BDDK yönetimine yabancı bankacılarında seçilmesi" düzenlemesi çıkıyor . Teorik olarak tabii ki doğru, adam hakim olduğu sektörde , yönlendirici, kontrolcü , karar alacak ve baskı yaratma gücünüde elinde tutmak isteyecektir. Yani yakın gelecekte meclise telkin mesajları alacağız bankancılık ve para politikamız vb konular hakkında . İlginç sayılmaz gerçi bu , zaten uzun süredir IMF ve Dünya Bankası komiserleri ülkemizde bulunduğu için çocuklarını bile göremiyor ya herneyse .
Bir başka krizde ENERJİ 'den , sağlıklı , dengeli ve istikrarlı hiçbir politikamız olmadığı gibi Enerjide de son günlerde sinyalleri alınan ciddi bir sorunla karşı karşıyayız . Devlet enerji üretiminin büyük çoğunluğunu özel kuruluşlara bırakınca ve bunun da büyük çoğunluğu dışa bağımlı doğalgaz üzerinden olunca , fiyat-üçret -kazanç-çıkar vb. unsurların biraraya gelmesi ile ülke karanlığa doğru gidiyor . Bu oyun nüklüeer enerjiyi ve santralleri bir oldubittiyle sempatik halede getirebilir . Sonuç olarak birde ENERJİ sorunumuz var .
Toptan ve ve parakende gıda sektörü , dolayısıyla tarımdan hayvancılığa birçok kırsal alan üretimine etkiler . Ülkede dünya çapında büyük marketler bu piyasanın neredeyse tamamını ele geçirmek üzeri . Kahraman bakkallar zaten çoktan boğazın sularına gömüldüler de , şimdi ne olacak bakalım .
Yabancı doktor transferini serbest bırakacak , SAĞLIK ve yine vitamin ilaçlarını marketlerde satışı onaylayacak düzenleme , semaye sahibi eczacılık diploması olmayanların eczane açma işlerini de dile getirmeye gerek bile görümüyorum .
Yeni Rakı - New Raki oldu .
Bu tam bir şaka gibi zaten , 290 milyon dolara koskoca bir kuruluş ve marka önce ne üdüğü belirsiz bir şekilde tyerli bir firmaya devredildi . Ardından küçük rütuşlarla desteklenip zenginleştirilen YENİ RAKI , 2 sene sonra açıklanmayan bir fiyatla ancak duyumlara göre milyar dolara yakın bir parayla ilginç bir şekilde TEXAS'lı oluverdi . Bu üzerine şakılar şiirler yazılmış , herderde deva afsane Yeni Rakı!mızın da bir devrinde sonu oluyordu bana göre .
LİMANLAR ; Galataport'a da Sunay Akın benzeşme ve yergisiyle inceden bir dokunalım . "Bu güzelim Galata semtinin yanına insanın yellenirken çıkardığı sesi eklemek bile herşeyi anlatıyor..."
Yabancılara mülk satışına da şöyle değinelim yorum yapmadan bir örnekle : Antalya'nın Kalkan ilçesinde zamanında mülklerini yabancılara satanlar şimdi o evlerde ücretle çalışıyorlar !
Sonuçta , İletişim , Bankacılık , Parakende, Sağlık , Klasik Marka vb. değerleri ve daha birçok şey satılıyor , satılan sadece bir şey olmuyor , peşinden ucup giden birçok değerde var... Bu konunun çok ince ve hassas bir dengesi olmasının bir ülke için çok önemli bir gereklilik olduğuna inanıyorum . Texas Rakı içmeyi reddediyorum , ama S.R.V'dan bir Texas Blues dinleyebilirim , rakı içip efkarlanırken ...
Daha örnekleri çoğaltabiliriz ama onu da başkalarına profosyonel görevleri ve mesleki etik değerlerinin sorumluluk yüklediği (!) ve elimizde kalan son TÜRK olan , şanlı şerefli ,dürüst, etik değerlere bağlı , ülkesini seven , onu koruyan , objektif ve bağımsız (!) TÜRK MEDYAsına bırakıyorum . Nekadar öylesiniz acaba ?
Yaz günleri , güzel birkadının yanıda ki kadar çabuk geçiyor , ama biryanda dünyanın biryerlerinde insanlar kızgın sobanın üzerinde dakika saymaya devam ediyor .
BARIŞ HERYERDE OLSUN !
Wakan Tanka (*) sizleri korusun , çok bilinen bir amerikan yerli sözüyle veda edelim . Bir ara yine görüşmek üzeri ...
Only after the last tree has been cut down,
Only after the last river has been poisoned,
Only after the last fish has been caught,
Only then will you find the money can not be eaten!...
"Son ağaç kesildiğinde,
son nehir kirlendiğinde
son balık öldüğünde,
o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız.”
Atlantisli Aylak
18 Temmuz 2006
(*) Wakan Tanka , Amerikan Yerlisi Lakota(Sioux)ların tanrılarına verdikleri isim .

Cuma, Temmuz 14, 2006

Syd Barret oyunu tamamladı 11 Temmuz 2006














Roger Keith "Syd" Barrett 1946 - 2006

"Remember when you were young, you shone like the sun. Shine on you crazy diamond..."

Saygıyla .....

Bir link tıklayabilirsiniz

Atlantisli Aylak 14 temmuz 2006

Perşembe, Temmuz 13, 2006

13 yıl aradan sonra seni görmek güzel be Axl !

13 yıl aradan sonra seni görmek güzel be Axl ! (*)
Ama hiç değişmemişsin be birader ! Yani görüntün değil tabi ( yüz gerdirme botoks vs , saçlar örgü vs çok kötü ya herneyse) karakterin , alandaki 10 bin kişi ıslıklıyordu ama ben çok rahattım çünkü çıkmayacağını biliyordum . Nihayetinde 21:00 diye anons edilen konsere ancak 22:45 de çıktın . Bravo bunca yıla rağmen değişmemiş olman güzel .
Konser öncesi aşağıda linkini de vereceğim siteden bazı performasları izlerken doğrusu biraz şüpheyle gitmiştim alana ama "Welcome to the jungle" başladığında yanımda ki " Ajan" a , "playback yapıyor olabilirler mi ? "diye sorduğuma göre , Axl halen Axl'dı ... Gerçekten sıkı bir giriş yaptılar konsere ...
Live in let die !
Doğrusu bu konserden aklımda kalan şey sahnedeki G n R den çok sahadaki bendim . Uzun yıllar sonra yeniden bir konserde böyle kendimden geçtim . Bir an aklım 1993 ün haziranında ki o zamamanların en popüler gurubunu yani GnR 'ı görmek için İnönü Stad'ına saatler öncesinden gidişimize , sıra, arbede , konseri bekleme anına gitti , sabırsızlık, heyecan vs. Axl'ın saatlerce gecikmeyle sahneye " İstanbulllll F..k You ! " diye bağırarak çıkışını ...
Doğrusu sağlam bir ROCK N ROLL'dan soğuk bir biradan ve Guns N Roses 'dan vazgeçmek pek mümkün görünmüyor yaşadığımız sürece . Dün akşamda tüm bunlar vardı benim için . Dolayısıla bu satırların yazarı olarak çok büyük keyif aldığımı söylemeliyim konserden .
Sırasıyla şu parçaları çaldı Axl ve arkadaşları : (Bu arada okadar güzelleşmişim ki (!) İzzy Stradlin gibi bir Guns efsanesinin bile çıktığını hatırlamıyorum ! Tebessüm sadece daha ne diyebilirim ki ! )
Welcome To The Jungle ,It's So Easy, Mr. Brownstone ,Live And Let Die, Knocking On Heavens Door, Sweet Child O'Mine ,The Blues , (Don't Cry) ,You Could Be Mine ,November Rain ,Out Ta Get Me Better ,Think About You, Patience, Nightrain ve bisten sonra da Madagascar ve Paradise City ile geceye veda ... Sonrada Axl nehirde aleme akmış. ( Dönüş yolunda konseri yorumlayan Fulya isimli arkadaş'ın yalancısıyım duymadım çünkü , Axl İstanbul boğazına " river" yani nehir demiş ya ! Hastayım bu adama ...)
Konser öncesi ve anı içinde öncelikle Köstebek Beşiktaş'tan Orkun kardeşime , sonrasında da konser anında bizi biraya doyuran Hakan'a özel teşekkülerimi buradan iletmek istiyorum . Tabii ki Ajan ve Tamer'e de ...
Bu rock konserlerinde "dam" ları ile gelip sonra da "aman kimse bize değmesin dokunmasın" duruşu ve " tribi" yapan arkadaşlara hasta oluyorum , kardeşim burada ROCK KONSERİ var ve ROCK DİNLENİYOR , ROCK SÖYLENİYOR , ROCK Yaşanıyor , terden , temastan , kafa sallamaktan , çoşmaktan , hoplamaktan , haykırmaktan rahatsız oluyorsanız NE İŞİNİZ VAR BURADA ? ( !) Bu tiplerin rahatsız olmalarını görmek bana büyük haz veriyor , ROCK N ROLL'u sevdiğim ve hissettiğim için kendimle gurur duyuyorum . Dün gece olduğu gibi ...
Bu arada sandalyede oturup güya ayrıcalıkla VIP modunda rock seyredenleri de ciddi ciddi doktorlara havale ediyorum , bu organzisyonlarda bu yer ayırmı, sınıf ayırımı yapanları da biraz düşünmeye (!) davet ediyorum . Akıl fikir yarabiii !
Lanet olsun , Guns N " F.ckin" Roses dün gece yine İSTANBUL'daydı .
Hem 93 Haziranında ki konserin hemde dün akşamın " fun " olayı yeniden sahneydeydi ve Axl pankartı yeniden açtı . Aradan geçen yıllarda abla belli ki "para"lanmıştı çünkü bu defaki el yazısı değildi ve amatörce yapılmamıştı . Ama yazı bir ekle aynıydı . "Mama don't worry I'm with Axl AGAIN!"
Konserin en sıcak ve yarı resmi yorumunu ingilizce okumak için bir link . Aynı sayfadan şarkı ve videolarıda indirebilirsiniz . http://www.newgnr.com/newgnr.html
Atlantisli Aylak .
13 Temmuz 2006 - İstanbul Kuruçeşme Arena
(*) Bu yazıyı dün bu dünyadan ayrılıp sonsuz yolculuğuna çıkan PİNK FLOYD'un efsanevi üyesi SYD BARRET'e itaf ediyorum . Oralarda biryerlerde mutlu ve özgür olman dileğiyle !

Çarşamba, Temmuz 12, 2006

İnce belli















Fotoğraf : Orhan Selçuk .

Perşembe, Temmuz 06, 2006

Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için .

HEPİMİZ BİRİMİZ BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİN


Berbaber içeceğiz
Ve içitiğimizde , hep beraber içmiş olacağız , YALNIZ DEĞİL.
Hepimiz birimiz , birimiz hepimiz için

Beraber şarkı söyleyeceğiz
ve söylediğimizde , hep beraber şarkı söylemiş olacağız , YALNIZ DEĞİL.
Hepimiz birimiz , birimiz hepimiz için

Beraber dövüşeceğiz
ve dövüştüğümüzde, hep beraber dövüşmüş olacağız , YALNIZ DEĞİL.
Hepimiz birimiz , birimiz hepimiz için

Beraber yıkılacağız
ve yıkıldığımızda , hep beraber yıkılmış olacağız, YALNIZ DEĞİL .
Hepimiz birimiz , birimiz hepimiz için

Yazan : Blackmore’s Night ( Candice Night )
Çeviren : Yalnızkartal

Salı, Temmuz 04, 2006

Her özgürlüğün içinde bir tutsaklık vardır



*Ekteki resimin 9 yaşında bir çocuk tarafından çizildiği gelen mesajda yazılıdır . Olağanüstü ...

( Resmi ayrıntılı görmek için üzerine tıklayınız )

Pazartesi, Temmuz 03, 2006

Kızılderilinin duası

Aşağıdaki alıntı ve not ve tercüme : Mahsume Fidan'a aittir , kendisini sevgiyle selamlıyor ve teşekkülerimi iletiyorum . ( A.Aylak )
Geçenlerde seyrettiğim bir belgeselin sonunda dinlediğim sözleri siz de bilin istedim:
(The Native Americans, The Plains Prt 2: Fields of Grass, Seas of Blood" adlı belgeselden, belgeselin sonunda bir kızılderili dua ediyor.)

Grandfather, I ask you to bless the white man.
He needs your wisdom, your guidance.
He's tried for so long to destroy my people.
And only feels comfortable when given power.
Bless them with wisdom.
Show them the peace we understand.
Teach them humility for I feel they will destroy themselves and their children, as they have done so with Mother Earth.
I plead, I cry.
After all, they are my brother.
****
Büyükbaba, sen beyaz adama yardım et,
Senin bilgeliğine ve rehberliğine ihtiyacı var.
Halkımı yok etmek için ne zamandır uğraşıyor,
Ancak gücü eline geçirdiğinde rahat ediyor,
Sen beyaz adama akıl fikir ver.
Bizim anladığımız barış ve huzuru göster onlara,
Onlara mütevazı olmayı öğret,
çünkü kendilerini mahvedecekler, çocuklarını da;
tıpkı Toprak Ana’ya zarar verdikleri gibi.
Sana yalvarıyorum ve gözyaşı döküyorum.
Ne de olsa, onlar benim kardeşim.