Yesenin ve Mayakovski
elveda dostum benim, elveda can dostum, seninle dolu gogsum, cok onceden belirlenen bu ayrilik bulusmayi vaadediyor ileride bir gun. elveda dostum el sikismadan, konusmadan, uzulme ve kaslarini egme mutsuz. olmek yeni birsey degil dunyada, ama yasamak da daha yeni degil kuskusuz."
Sergey Yesenin17 Ocak 1925" ...şu yaşamda en kolay iştir ölmekasıl güç olan yeni bir hayata başlamak..."
Vladimir Mayakovski19 Ocak 1925Aynı Mayakovski 5 sene sonra14 nisan 1930.
"... tüm merkezkaçların entrikaların, girdapların, söylencelerin köküne kibrit suyu.son mektup hepinize!.. işte ölüyorum. kimseyi suçlamayın bundan ötürü.hele dedikodudan, unutmayın ki, merhum nefret ederdi. Anacığım, kardeşlerim, yoldaşlarım! bağışlayın beni. İş değil bu, biliyorum (kimseye de öğütlemem), ama benim için başka bir çıkar yol kalmamıştı. Lili, beni sev. Hükümet yoldaş! Ailem; Lili Brik, anam, kızkardeşlerim ve Veronika Vitoldovna Polonskaya'dan ibarettir; yaşamalarını sağlarsan, ne mutlu bana?Bitmemiş şiirleri Brik'lere verin. Ne lazımsa onlar yapar. "Bir varmış bir yokmuş" derler hani: Aşkın küçük sandalı hayat ırmağının akıntısına kafa tutabilir mi? Dayanamayıp parçalandı işte sonunda? Acıları mutsuzlukları karşılıklı haksızlıkları hatırlamağa bile değmez: ödeşmiş durumdayız kahpe felekle. Ve sizler mutlu olun yeter."
William Blakekaplan! kaplan! kaplan! kaplan! gecenin ormanında işıl ışıl yanan parlak ateş,hangi ölümsüz el ya da göz, hangi, kurabildi o korkunç simetrini?hangi uzak derinlerde, göklerde yandı senin ateşin gözlerinde?o hangi kanatla yükselebilir? hangi el ateşi kavrayabilir?ve hangi omuz ve hangi beceri kalbinin kaslarını bükebildi?ve kalbin çarpmaya başladığında, hangi dehşetli el?ayaklar ya da neydi çekiç? ya zincir neydi? beynin nasıl bir fırın içindeydi? neydi örs?ve hangi dehşetli kabza ölümcül korkularını alabilir avcuna?yıldızlar mızraklarını aşağıya atınca, göğü sulayınca gözyaşlarıyla, güldü mü o, görünce eserini? kuzu'yu yaratan mı yarattı seni?kaplan! kaplan! gecenin ormanında işıl ışıl yanan parlak ateş,hangi ölümsüz el ya da göz, hangi, kurabilir o korkunç simetrini?
William Blake (Çeviri: Selahattin Özpalabıyıklar)as time goes by you must remember this a kiss is still a kiss a sigh is just a sigh the fundamental things apply as time goes by and when two lovers woo they still say i love you on that you can relyno matter what the future brings as time goes by moonlight and love songs never out of date hearts full of passion jealousy and hate woman needs man and man must have his mate that no one can deny it's still the same old story a fight for love and glory a case of do or die! the world will always welcome lovers as time goes by...bunu unutmamalısın bir öpücük, hala bir öpücüktür, bir iç çekiş, hala bir iç çekiştir temel kurallar geçerlidir zaman geçtikçe iki sevgili kur yaparken hala seni seviyorum derler buna güvenebilirsin gelecek ne getirirse getirsin. zaman geçtikçe ay ışıgı ve aşk şarkıları asla modasını yitirmez tutkuyla dolu kalpler kıskançlık ve nefret kadının erkege ve erkegin eşine ihtiyacı vardır bunu kimse yadsiyamaz hala eski hikaye bir savaş, aşk ve şöhret için bir "yap veya öl" vakası dünya her zaman aşıklara kucak açacaktır zaman geçtikçe
all along the wactowerthere must be some way out of here," said the joker to the thief, "there's too much confusion, i can't get no relief. businessmen, they drink my wine, plowmen dig my earth, none of them along the line know what any of it is worth." "no reason to get excited," the thief, he kindly spoke, "there are many here among us who feel that life is but a joke. but you and i, we've been through that, and this is not our fate, so let us not talk falsely now, the hour is getting late." all along the watchtower, princes kept the view while all the women came and went, barefoot servants, too. outside in the distance a wildcat did growl, two riders were approaching, the wind began to howl.)'burdan dışarı bir yol olmalı' dedi soytarı hırsıza 'işler fena karıştı, bir türlü huzur bulamıyorum içer patronlar şarabımdan, kazar çiftçiler tarlamı bu satırdakilerin hiçbiri bilmez bunların değerini' 'heyecanlanmaya gerek yok' dedi hırsız kibarca 'içimizden pek çoğu sanır ki hayat yalnız bir şaka ama sen ve ben bunları aştık ve bu değil kaderimiz bırak artık boş yere çene çalmayı, vakit geç oldu' gözetleme kulesinin tepesinde prensler seyretti etrafı gelip geçerken tüm kadınlar ve yalınayak hizmetçiler uzaklarda kükredi bir yaban kedisi iki atlı yaklaşıyordu, rüzgar uğuldamaya başladı....